Çoğu insanla ortak nokta bulmak çok kolaydır. Ama kelimenin tam anlamıyla birbirine uymak çok zordur. Ruh eşinizi bulduğunuza emin olmak için işaretleri takip edin.
Muhtemelen ruh ikizi olduğunuza dair ana işaret birbirinizi çok uzun yıllardır tanıyor gibi hissetmenizdir. Yaşı sizden 2 kat büyük olan, farklı milliyet ya da dinden biriyle tanışabilirsiniz. Bu kişinin aynı zamanda sizi çok derinlerden anladığını sezmeniz ne demektir?
Ruh Eşinizi bulduğunuzu nasıl anlarsınız?
Ruh eşinizi gerçek aşkla karıştırmayın!
Ruh eşi, sevdiğiniz insan, kaderiniz, gerçek aşkınız. Bunların hepsi aynı şey değildir. Ruh eşiniz arkadaşınız, akrabanız, sevgiliniz ya da sadece bir tanıdık olabilir. Bazen sadece onları görmek, onların kendilerinden bahsettiğini duymak veya beraber gülmek bile onlara ruhen inanılmaz derecede yakın olduğunuzu fark ettirebilir.
Birbirinizi asırlardır tanıyor gibisinizdir
Muhtemelen ruh ikizi olduğunuza dair ana işaret birbirinizi çok uzun yıllardır tanıyor gibi hissetmenizdir. Yaşı sizden 2 kat büyük olan, farklı milliyet ya da dinden biriyle tanışabilirsiniz ama aynı zamanda sizi çok derinlerden anladığını sezersiniz.
Ruh Eşiniz ile Aynı değer yargılarına sahipsinizdir
Giyim, yemek ya da diğer küçük konularda farklı zevklere sahip olabilirsiniz ama ahlaki değerlerinizde, duygularınızı ifade biçimlerinizde ve hayattaki önceliklerinizde benzer anlayışlara sahipsinizdir. Değer yargılarınız ortaktır ve dünya görüşleriniz benzerdir.
Ayna kuralına uyuyorsunuzdur
Ruh eşimiz bizim yansımamız gibi davranır ya da iç benliğimizin bir yansıması olarak görünür. Görünebilir… Onu ve kendinizi aynı anda anlarsınız çünkü onlara aynaya bakarmış gibi bakarsınız (dış görünüşlerine değil ruhlarına tabii). Bu işaret ayna kuralı olarak bilinir.
Ruh Eşiniz Sizinle üretmeyi seviyordur
Ruhsal bağlantınız ve benzer dünya görüşleriniz birlikte sarhoş muhabbetinizden tutun da dünyayı feth etme planlarına kadar yaratıcı şeyler yapmanız için harika bir potansiyel yaratır.
Birbirinizi değiştirmek zorunda değilsinizdir
Zaten benzersiniz. Eğer onlar için değişmek zorundaysanız ya da onları değiştirmeye çalışıyorsanız, aynı değer yargılarına, görüşlere ve planlara sahip değilsinizdir. Yani sizin yansımanız değillerdir.
Ruh Nedir?
Ruh, can ya da tin; din ve felsefede, insan varlığının fiziksel olmayan yönü ya da özü olarak tanımlanır ve genellikle bireysellikle eşanlamlı olarak ele alınır. Teolojide ruh kişinin tanrısallığa ortak olan kısmı olarak tanımlanır ve genellikle bedenin ölümünden sonra kişinin varlığını sürdüren kısmı olarak ele alınır.
Birçok kültür insan yaşamının ya da varlığının vücutla ilgili olmayan kaynağını ruh ile özdeş tutmuş ve birçok kültür tüm canlıları ruhlara dayandırmıştır. Tarih-öncesi halklarda bile vücut ile onu canlı kılan arasında bir ayrım yapıldığı görülmektedir. Birçok dini ve felsefi akımda, her canlının bir ögesi olan, var olması için fiziksel maddeye gereksinim duymayan, madde-dışı, algılanamaz, belirtileriyle kendini gösteren, aşkın, yaşama yeteneğine sahip, değişen ve gelişen, erekli bir öncül (kaynak) ya da bir güç olarak tanımlanan ruh, birçok dini ve felsefi akımda da sonsuz, yetenekler sahibi, insan davranışlarının motoru, hata (günah) ile sevap işleme yetisine. sahip bir varlık ya da varlığın saklı yüzü olarak kabul edilir.
Bununla birlikte ruh kavramının kültürden kültüre, dinden dine, felsefeden felsefeye geniş ölçüde çeşitlilik gösterdiği görülmektedir. Çeşitli dinler ve filozoflar, ruhun doğası (yapısı), beden ile ilişkisi, kökeni ve ölümlü olup olmayışı konularındaki farklı görüşleriyle bir sürü teori ortaya koymuşlardır. Birçok dini ve felsefi gelenekte ruhun her canlı oluşumun içteki özünü içeren, kendine özgü bir varlık olduğu ve insanın temel ögesinin -beyninden veya organizmasının herhangi bir kısmından çok- ruh olduğu kabul edilir.
Buna karşılık diğer bazı din ve felsefelerde ise ruhun beden ile kendisi arasında aracılık görevi görecek maddi bir elemanı bulunduğu kabul edilir. Ruh ile can kavramları arasında kimi kültür, din ve felsefelerde bir ayrım yapılmamış, kimilerinde ise bir ayrım yapılmış olmasına ve bu kavramları belirten iki ayrı ya da birkaç terim olmasına rağmen, söz konusu terimler, sık sık aynı kavramı belirtmek üzerine birbirlerinin yerine kullanılagelmişlerdir.
Ruhlar genellikle ölümsüz olarak kabul edilirler. Birçok inanışa göre ruh, enkarne olmadan (ete bürünme, doğma) önce de vardı. Maddeciliğin reddettiği ruh, Jean-Paul Sartre gibi bazı çağdaş yazar ve filozoflara göre “özden önce gelen varoluş”tur. Ölüm olayında bedenin hareket özelliklerini yitirmesi ruhun beden üzerindeki egemenliğini, açıkçası bedeni etkilemeyi bırakması olarak açıklanır. Ruh kavramı ölümden sonra yaşam kavramlarıyla yakından ilişkili olmakla birlikte, bu konudaki görüşler son derece çeşitlilik göstermektedir, özellikle bedenin ölümünden sonra ne olup bittiği konusunda. Halihazırda bilimsel araştırma, genel kabule göre, konusu olan fiziksel evrenin dışında kaldığından, ruhun var olduğunu ya da var olmadığını ortaya koyamamaktadır. Psikoloji ekollerinin de ruh konusundaki görüş ve yöntemleri birbirinden farklı olup çeşitlilik göstermektedir.