Türkiye'de yeni nesil ilişkilerde sıkça karşılaşılan "bağımlı erkekler" fenomeni: Duygusal olarak annesine bağımlı kalan erkeklerin aile kurarken yaşadığı zorluklar, sistemin dinamikleri ve çözüm yolları.
Modern ilişkilerde en büyük ama en az konuşulan sorunlardan biri, annesine duygusal olarak bağımlı erkeklerdir. Bu erkekler büyür, iş sahibi olur, ilişki yaşar… ama iç dünyalarında hâlâ annelerinin kocasıdır. Kadınlarına partner gibi değil, anne–oğul bağının rakibi olarak yaklaşırlar. Bu yüzden hiçbir ilişki, hiçbir evlilik, hiçbir çocuk bu denklemde sağlıklı ilerleyemez.
Duygusal ensest, anne manipülasyonu ve yetişkinliğe geçemeyen erkeklerin kadınlara yaşattığı görünmez yük:
Duygusal Ensest: Oğlunu Partner Gibi Kullanan Anneler
Duygusal ensest fiziksel değildir. Ama en ağır yarayı açan bağlanma türüdür.
Anne:
-
Oğlunu duygusal boşluğunu doldurmak için kullanır,
-
Ona aşırı sorumluluk verir,
-
“Evin erkeği” rolünü yükler,
-
“Benim senden başka kimim var?” diyerek ipotek kurar,
-
Oğlunu suçlulukla kendine bağlar,
-
Onun yetişkin olmasına izin vermez.
Bu nedenle erkek yetişkin olduğunda: Eşine bağlanamaz, kendi yuvasını kuramaz, sorumluluk alamaz, annesinden ayrışamaz. Çünkü duygusal olarak yıllardır annesinin evliliği içindedir.
Anne Başka Konuşur, Başka İster: Gizli Manipülasyonun Anatomisi
Bu tarz anneler iki ayrı kitleye iki ayrı hikâye anlatır:
Oğluna: “Karışmam, eşine sahip çık.” Gelinine: “Ayrıl istersen… Bu adam düzelmez.”
Anne perde arkasında ilişkiyi sabote eder, gelini yalnızlaştırır, oğlunun ayrışmasını engeller. Ama yüzüne karşı hep “Ben bir şey demedim.” der.
Kız Kardeş Dinamiği: Annenin Uzantısı Olan Görünmez Güç
Bağımlı erkek ailelerinde kız kardeşler de sistemin parçasıdır:
-
Anneyle ittifak kurarlar,
-
Gelini dışlarlar,
-
Oğlan kardeşini ekonomik ve duygusal olarak sömürürler,
-
Talepleri hiç bitmez,
-
Oğlanı “aile bankası” gibi görürler.
Bu denklemde gelinin yeri bellidir: Her zaman dışarıda.
Kadının Omuzundaki Görünmez Yük: Saygının Tükenişi
Bu ilişkide kadın hem anne, hem eş, hem psikolog, hem düzen kurucu, hem sorumluluk taşıyıcı olur. Erkek annesine koşarken, kadın ilişkiyi sırtlar.
Ama sonunda şu farkındalık gelir: “Ben bu adamı büyütüyorum.” “Bu ilişkiyi tek başıma taşıyorum.” “Bu adam bana değil, annesine bağlı.”
Ve en tehlikeli kırılma: Kadın, erkeğe olan saygısını kaybeder. Saygı bittiğinde sevgi solar, öfke artar, kadın soğur, uzaklaşır, bağ kendiliğinden kopar.
Gerçek Yetişkinlik: Doğduğun Aile Değil, Kurduğun Aile
Bir insanın hayatında kalıcı olan: annesi değil, babası değil, kardeşleri değil… kendi kurduğu ailesidir.
Bu, “doğduğun aileyi bırak” demek değildir. Ama ayrışmak, bağımsızlaşmak, kurduğun yuvayı korumak zorunluluktur.
Bir erkek:
-
eşine haksızlık etmeyecek,
-
çocuğuna güven verecek,
-
annesine sınır koyacak,
-
kendi evinin erkeği olacak,
-
önce kurduğu ailenin hakkını verecek.
Haksızlığa uğrayan kadın: agresifleşir, soğur, duygusal olarak kapanır ve saygıyı tamamen bitirir. O noktadan sonra dönüş olmaz.
Erkeğin Sonu: Bu Çarpık Düzeni Ona Anne ve Baba Hazırlar
Bu düzeni yaratan erkek değildir. Bu düzeni yaratan; duygusal olarak yapışık anne, sınır koymayan baba, “oğlum benim dayanağım” diyen anne ve çocuğu kendine hizmet ettiren aile sistemidir.
Erkek bu düzeni ancak çok geç fark eder. Ve fark ettiği gün çoğu zaman:
-
eşi çoktan gitmiştir,
-
çocuk ondan uzaklaşmıştır,
-
yuva dağılmıştır.
Erkek kayba uğradıktan sonra farkındalık kazanır ama o noktada: geri dönecek bir kadın, bağ kurabileceği bir çocuk, onarması mümkün bir yuva kalmamıştır.
Çözüm: Bağımlı Erkek İçin Farkındalık ve Terapi ŞARTTIR
Annesine bağımlı erkek, kendi başına bu döngüyü kıramaz. Çünkü bu bağ çocukluktan yetişkinliğe taşınan bir travmadır.
Bu nedenle: terapi, aileden ayrışma çalışması, sınır koyma eğitimi ve bağlanma terapisi olmadan sağlıklı bir evlilik mümkün değildir.
Bu erkekler çocukluklarından beri anneleri tarafından öyle büyük sorumluluklarla yüklenmiştir ki, yetişkinlikte artık sorumluluk almaktan bıkmış, yorulmuş, tükenmiş bir hâle gelirler. Kendi kuracakları aileye, eşlerine ve çocuklarına karşı sorumluluk almakta zorlanırken; annelerinin sorumluluğunu ise bağımlılık gibi, sorgusuz sualsiz taşımaya devam ederler. Böylece erkek, rollerini tamamen karıştırır: Eşine koca olamaz, çocuğuna baba olamaz, ama annesine hâlâ bir ‘eş’ gibi hizmet eder. Bu çarpık rol dağılımı, hem erkeğin gelişimini durdurur hem de kurduğu aileyi temelinden yıkar. Kadın, ne kadar yaralansa da bir şekilde ayağa kalkar; yeniden kurar, yeniden güçlenir. Ama bu çarpık düzenin gerçek bedelini hiçbir zaman kadın ödemez. Asıl yarayı alan annesine bağımlı adamın çocuğudur. Çünkü bir erkek kendi ailesinin sorumluluğunu taşıyamadığında, arkasında en çok hasarı çocuğa bırakır. Çünkü bir erkek, anne ve babasının değil; her şeyden önce kendi eşi ve çocuğunun sorumluluğunu ve bir çocuk babasız büyüyorsa, bunun sorumluluğu daima babadadır. Bir sonraki yazımda bu gerçeği ele alacağım.
Sıkça Sorulan Sorular (FAQ)
1. Eşim annesine bağımlı mı nasıl anlarım?
Kararlarında annesinin sesi mi yoksa kendi sesi mi daha baskın? Eşinizin hislerini düşünmeden önce annesinin hislerini mi düşünüyor? Cevap evetse, profesyonel destek almak faydalı olur.
2. Eşim annesine çok düşkün, ne yapmalıyım?
Önce suçlamadan hislerinizi ifade edin: “Kendimi yalnız hissediyorum” deyin. Sonra birlikte profesyonel destek almayı teklif edin. Çünkü bu, sadece onun değil, sizin de sorununuz.
3. Annem karışmıyor diyor ama hissediyorum, nasıl?
Duygusal bağımlılık görünmez ama hissedilendir. Annenizin “düşünceleri” kararlarınızı etkiliyorsa, işte o sizdeki hissedilir. Bunu konuşmak ailenin huzuru için gereklidir.
4. Bu Türk kültüründe normal değil mi?
Aileye bağlılık kültürümüzün güzelliğidir. Ama bağlılık, bağımlılığa dönüşürse artık sorun olur. Kültür, sınırları netleştirmeye de izin verir.
5. Bağımlı Erkek İçin Terapi şart mı?
Bu durum, çocukluktan gelen derin bir kalıp. Tek başına kırmak zordur. Aile terapisi hem sizi hem eşinizi hem de aileyi rahatlatır. İlk adım en zorudur ama en değerlisi de odur.
foto: hürriyet
4.5
OVERALL SCORE
Have no any user vote



YORUMLAR